İnsanlara hürriyət, millətlərə istiqlal!

Türkiye mektubu: Avrasya istikrarı için GUAM, artık GUUAM-T olmalıdır…

1192 29.09.2021 11:00 Yazarlar A A

Redaksiyadan: Türkiyənin duayen qəzetçisi, Azərbaycan sevdalısı Ardan Zentürk Musavat.com üçün həftədə bir dəfə yazı yazır.

"Türkiye mektubu" rubrikası altında yayınlanan yazılar orijinal ləhcədə - Anadolu türkcəsində təqdim olunur. Əminliklə inanırıq ki, hazırda hər bir azərbaycanlı Anadolu türkcəsində oxumağı və anlamağı tam olaraq bacarır. Üstəlik, hazırda Anadolu türkcəsi türk dövlət və toplulqları arasında ortaq türkcə rolunu oynamaqdadır.

Dəyərli Ardan Zentürkün üçüncü "Türkiye mektubu": Avrasya istikrarı için GUAM, artık GUUAM-T olmalıdır…

BÜYÜK ZAFERİN ŞEHİTLERİNİ RAHMETLE ANIYORUM, CESUR EVLATLARIMIZIN ANA-BABALARINA SAYGILARIMI SUNUYORUM. GAZİLERİMİZE ŞİFA DİLİYORUM. BİRİNCİ YILINDA 2’NCİ DAĞLIK KARABAĞ SAVAŞININ ONUR YÜKLÜ GÜNLERİ ASLA UNUTULMAYACAK VE TÜRK MİLLETİNİN TARİHİNDEKİ ASİL YERİNİ İLELEBET KORUYACAKTIR.

Öncelikle bir konuyu hatırlatmamız gerekir: Türkiye’nin, Azerbaycan’ın yanında, Ukrayna, Gürcistan ve Moldova ile “stratejik” kimlik taşıyan yakın ilişkisi, Rusya karşıtı bir politik tercih değildir. Türkiye, ekonomik refah, istikrar ve demokrasinin yükselişi için bu dört ülkeyle işbirliğini güçlendirmektedir. Bu sürece Özbekistan’ın da katılması, ortak değerlerin Orta Asya’da da zemin bulmasına yardımcı olacaktır…

Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’nın, Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden çekilmesinden yaklaşık 6 yıl sonra başlayan ortak yolculuğunun ne kadar değerli olduğunu bugünlerde daha iyi anlıyoruz.

1997 yılında, ekonomik refah, yeni ve çok yönlü diplomasi, demokratik şartların tesisi konularında anlaşan, 2001 yılında bu anlaşmayı imzaya ulaştıran dört ülkenin kararları, bugün de, Avrasya coğrafyasında ekonomik refah ve özgürlükçü siyasi yapılanmalar açısından büyük önem arz ediyor.
Kısaca GUAM olarak adlandırdığımız bu yapılanmanın bir dönem (1997-2005) GUUAM (Özbekistan’ın –İng: Uzbekistan üyeliği nedeniyle) adını taşıdığını da hatırlamalıyız.

GUAM bugünkü yapılanmasıyla 61 milyon nüfuslu çok önemli bir ekonomik güç olarak değerlendirilmeli.

Bu yapının bir kanadında Ukrayna, sanayi alt yapısı ve teknolojik AR-GE birikimi, diğer kanadında ise Azerbaycan zengin enerji yataklarıyla çok önemli iki Sovyet cumhuriyeti olarak dikkat çekiyorlar.

Gürcistan, özellikle Karadeniz-Hazar hattındaki stratejik jeo-politik konumu, Moldova da, Karadeniz-Doğu Avrupa hattındaki benzer durumuyla son derece önemli ülkeler…

3 DEVLETİN RUSYA İLE SORUNUNU ANLAMAK GEREKİYOR…

GUAM’ı oluşturan devletlerden üçünün Rusya, birinin ise Rusya’nın müttefiki olarak varlığını sürdüren Ermenistan ile “toprak işgali sorunu” yaşaması dikkat çekicidir.

Ukrayna, önce ülkenin Rusya sınırında, Donbas’ta ayrılıkçı Rus milliyetçi hareketi ile karşılaştı, ülkenin topraklarının bir bölümü fiilen Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti isimli iki yasadışı siyasi yapılanmanın işgalini yaşadığı, devamında Moskova, 2014 yılında Kırım’ı ilhak etti…
Benzer senaryolar Gürcistan ve Moldova için de geçerlidir. Moskova’nın Abhazya’nın ayrılıkçılığını desteklemesi, 2008 savaşında Abhazya ve Güney Osetya’nın Tiflis’in kontrolünden çıkması önemli kırılma noktalarıdır.

Abhazya ve Güney Osetya’nın, 1990 yılından bu yana, Moldova’dan ayrılmış ve Rus ordusunun yoğun yığınağı desteğinde bir ayrılıkçı cumhuriyet olarak yapılandırılmış Transdinyester’i tanımış olmaları da dikkat çekicidir.

GUAM’ı oluşturan 3 devletin topraklarının bir bölümünü Rusya’ya karşı kaybetmiş olmaları, aslında üzerinde önemle durulması gereken bir gelişmedir. NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin, Doğu Avrupa güvenliği açısından Ukrayna’daki gelişmeleri öne çıkararak izlemelerinin, Gürcistan ve Moldova’nın yaşamakta oldukları sorunu da unutturmaması gerekir.

Moldova’nın Batı ile ilişkilerini geliştirmekte kararlı politikalarını baştan açıklamış yeni Devlet Başkanı Maia Sandu’nun, ülkesinin topraklarındaki Rus askerlerinin geri çekilmesine dönük açıklamalarının artan bir şekilde Avrupa başkentlerinde dinlendiğini izliyoruz.

Toprakları, komşusu Ermenistan tarafından 30 yıla yakın bir süre işgal edilmiş Azerbaycan’ın, GUAM ortaklarının “toprak bütünlüğünü” destekleyen politikası, hem doğru hem bilge bir yaklaşımdır.

Rusya açısından üzerinde düşünülmesi gereken ise, 21’nci yüzyılın bu döneminde, diplomaside sıkışıklığı 19’ncu yüzyıl refleksleriyle, yani, asker kullanarak çözmeye kalkışmanın ağır maliyetidir.

Dini-kültürel olarak akraba kimliği taşıyan 44 milyon nüfuslu, gelişmiş bir pazar, yaşamın her alanında en kolay ortaklık kurulabilecek eski bir müttefik olarak

Ukrayna’yı kaybedip, Şangay İşbirliği Örgütü’ne 17 Eylül 2021 günü tam üye kabul edilen İran’la müttefikliği öne çıkarmak, gerçek anlamıyla ilginç bir tercihtir.

TÜRKİYE GUAM’I HER ZAMAN ÖNEMSEDİ…

2’nci Dağlık Karabağ Savaşı sonunda düşman işgalinden kurtarılan tarihi Şuşa’da, Aliyev-Erdoğan ikilisinin buluşup geleceğe dönük deklarasyon ilan etmeleri, Avrusya açısından yeni bir dönemin habercisi oldu. Bu coğrafyada küresel güçlerin değil, bu toprakların gerçek sahibi bölgesel güçlerin belirleyici rol oynayacağı anlaşıldı.

Türkiye’nin GUAM ülkeleriyle geliştirdiği stratejik kimlikli ilişkiler ağı, 21’nci yüzyılın geleceğine, özellikle Avrasya dengelerine dönük önemli girişimdir.
Türkiye’nin Kafkasya komşuları Azerbaycan ve Gürcistan ile Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile başlayıp Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile süren ekonomik ilişkiler ağı, bütün heyecanı ile devam ediyor. Üç devletin vatandaşlarının artık pasaport kullanmadan birbirlerini ziyaret etmeleri bile, sosyal-ekonomik açıdan gelinen ortaklığın boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Bu üç ülke, hem dost, Türkiye-Azerbaycan ilişkisinde hem kardeş ama hem de önemli ticaret ortaklarıdır. Türkiye, yaklaşık 400 milyon ABD Dolar’lık yatırımla Moldova’da yatırım yapan devletler sıralamasında, üçüncü sıradadır, pandemi döneminde düşen ortak dış ticaret hacminin hızla yükseldiği de izlenmektedir.

Türkiye, Ukrayna ile de hem sivil hem de savunma sanayi alanlarında güçlü yatırımlar gerçekleştiren bir konuma geldi. Özellikle son dönemlerde atılan adımlar ile Türkiye-Ukrayna dış ticaret hacminin bugünkü 5 milyar Dolar seviyesinin çok üstüne çıkacağı artık biliniyor.

Erdoğan-Zelenskiy arasında yaşanılan dostluk, Türkiye-Ukrayna ilişkisinin de gerçek yüzünü gösteriyor. Türkiye, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakına karşı çıkan kararlı bir politika yürütüyor.

Türkiye-Ukrayna arasında Aralık 2020’de imzalanan bir dizi askeri işbirliği anlaşması, Türk tersanelerinde üretilecek savaş gemilerinin Karadeniz’de güvenlik ve istikrarı sağlayacak Ukrayna donanmasına teslimini, Ukrayna tank ve zırhlı araçlar motor sistemlerinin de Türkiye’nin yeni dönem zırhlı araçlarına entegrasyonunu öngörüyor…

Öncelikle bir konuyu hatırlatmamız gerekir: Türkiye’nin, Azerbaycan’ın yanında, Ukrayna, Gürcistan ve Moldova ile “stratejik” kimlik taşıyan yakın ilişkisi, Rusya karşıtı bir politik tercih değildir. Türkiye, ekonomik refah, istikrar ve demokrasinin yükselişi için bu dört ülkeyle işbirliğini güçlendirmektedir.
Türkiye’nin, bir NATO ülkesi olarak, Rusya ile Karadeniz-Hazar hattında rekabet etmek gibi stratejisi yoktur, ama, GUAM ülkeleriyle ilişkilerinin temelinde de hem ekonomik hem de siyasi/güvenlik arayışlarının önemi yüksektir.

Ülkesinin Milli Güvenlik Stratejisi kanununu 15 Eylül 2020 günü imzalayıp açıklayan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan ve Baltık Cumhuriyeti Litvanya’yı “stratejik ortak” ilan etmesi zaten yaşanılan dönemin ipuçlarını vermektedir.

GUAM TEKRAR GUUAM OLABİLİR Mİ?..

GUAM’ı oluşturan dört devletin kendi aralarında yakaladıkları dostane uyum, bu uyuma Türkiye’nin yüksek katkı sağlaması, Avrasya’nın geleceği açısından dikkatle izlenmesi gereken bir süreçtir.

Bu yapılanmaya Özbekistan’ın geri dönmesinin, Avrasya entegrasyonu açısından önemli bir temel taşı olacağına inanıyorum…

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevkat Mirziyoyev ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında kurulmuş olan sıcak dostluğa şahit olmuş, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 2019 yılında Bakü’de gerçekleştirilen Türk Konseyi 7’nci Zirve Toplantısı’nda Özbekistan’ın bu, hepimizin çok önemsediğimiz kuruma dönüşü karşısındaki heyecanını izlemiş bir gazeteci olarak geleceğe dönük umudumun yüksek olduğunu söylemeliyim.

Aliyev-Erdoğan ikilisinin Mirziyoyev ile son derece olumlu yönde süren ilişkilerinin gelece dönük önemli adımlar taşıyacağı bilinmelidir.

Özellikle Afganistan’da yaşanılmakta olan son gelişmeler çerçevesinde Özbekistan’ın daha geniş ve çok yönlü diplomatik zemine ihtiyaç duyacağı da gerçektir.
35 milyon nüfusu, güçlü maden kaynakları Özbekistan ekonomisinin bugünkünden çok daha güçlü ve refah oluşturan kimlik kazanması, bütün Türk dünyası açısından da önemlidir.

GUUAM-T bir hayal değildir, aksine, reelliktir.

Bizim partnyorlarımız

XƏBƏR LENTİ

BÜTÜN XƏBƏRLƏR