İnsanlara hürriyət, millətlərə istiqlal!

Şimali Kipr xəbərləri (16 iyul)

348 16.07.2013 14:01 Yavru Vatanın səsi A A
CUMHURBAŞKANI ÖZEL TEMSİLCİSİ VE SÖZCÜSÜ ERTUĞ: “MARAŞ KAPSAMLI BİR ÇÖZÜMÜN PARÇASI”

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Maraş’ın kapsamlı bir çözümün parçası olduğunu, Kıbrıs Rum tarafının önerilerini müzakere masasında, Kıbrıs Türk tarafı ile görüşmesi gerektiğini belirtti.
 Ertuğ, “Kıbrıs Rum tarafı öneri yapacaksa bunun doğru adresi Kıbrıs Türk tarafıdır, doğru yeri de görüşme masasıdır” dedi.
 Kıbrıs Rum tarafının Maraş konusunu gündeme taşıyarak, suni gündemler yarattığını söyleyen Ertuğ, konuşulması gereken asıl konunun Rumların görüşme masasına gelmeyi geciktirmeye çalışması olduğunu vurguladı. Ertuğ, “Bu oyuna gelinmemesi gerekir” dedi.
 Ertuğ, basında Kıbrıs Rum tarafının, Rusya Federasyonu’na askeri hava ve deniz üssü vereceğine yönelik bazı haberler yayınlandığını belirterek, geçtiğimiz hafta Moskova’ya gerçekleştirdikleri ziyaret sırasında görüştükleri yetkililerin bunun doğru olmadığını söylediğini kaydetti.
 Ertuğ, Kıbrıs sorunu, Maraş ve Moskova ziyareti konusunda TAK muhabirine bilgi verdi.
 Osman Ertuğ, ayrıca halkın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı da kutladı.
 Rusya Federasyonu ile sürdürülen diyalogun bir parçası olarak geçtiğimiz hafta Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştirildiğini ve dışişleri yetkilileri ile görüşüldüğünü belirten Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının da Moskova’ya sıklıkla ziyaretler yaptığını söyledi.
 Moskova ziyaretinin amacının Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri anlatmak ve görüşlerini almak olduğunu kaydeden Ertuğ, Rum tarafının da benzeri bir uğraş içinde olduğunu ifade etti.
 Rusya Federasyonu’nun her iki tarafın da görüşlerini alarak, kendi politikalarını oluştururken denge gözetmeleri gereğinin ortaya çıktığını belirten Ertuğ, “Her ülke kendi ulusal çıkarları içinde politika belirler. Bizim izlediğimiz politika ise Kıbrıs’ın genelinde yani kazan kazan zihniyeti içinde adanın, anavatanların, tüm bölgenin çıkarlarını ve uluslararası hassasiyetleri de göz önünde bulunduruyor. Bu görüşlerimizi Rusya Federasyonu’na anlattık” dedi.
 Rum tarafının, Maraş’ın bütünlüklü çözüm dışında bir unsur olarak ayrı ele alınabileceği ve Avrupa Birliği kanalıyla Türkiye’ye öneri yapılacağı şeklinde suni bir gündem yaratmaya çalıştığını söyleyen Ertuğ, bu konunun her iki tarafın da basınında geniş şekilde yer aldığını belirtti.
 Maraş’ın bütünlüklü bir çözümün önemli bir unsuru olduğunu vurgulayan Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, “önkoşulsuz masaya gelmeye hazırız” şeklinde açıklamalar yaptığını söyleyen Ertuğ, “O zaman ben sormak istiyorum, niye masaya gelmiyor ve Maraş konusunu adete bir ön koşul haline getiriyorsunuz? Buna yanıt bekliyoruz” dedi.
 Ertuğ, “Maraş’ın kayıtsız şartsız bir jest olarak verilmesini istemek, bir ön koşul değil midir? Kendileri neden jest yapmıyorlar? Esas jest yapması gereken onlardır” dedi.
 BM belgelerini destekleyen ve kabul eden tarafın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu söyleyen Ertuğ, çözümü reddeden Kıbrıs Rum tarafının esas jest yapması gereken taraf olduğunu belirtti.
 Ertuğ, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın ay sonu adaya ziyaret yaparak, önümüzdeki dönemde görüşmeleri nasıl başlatacağı ile ilgili görüşmeler gerçekleştirmesinin beklendiğini kaydetti.
 Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki görüşlerinin net olduğunu, görüşmelerin mümkün olan en kısa zamanda başlamasını beklediklerini belirten Ertuğ, buna hazır olunduğunu ifade etti.
 Kıbrıs Rum tarafının ekonomik zorlukları gerekçe göstererek, görüşme tarihini ileriye attığını belirten Ertuğ, en son Eylül ayından bahsedildiğini, ancak daha sonra bunun Ekim olarak değiştirildiğini, bu konuda kuşku yaratacak açıklamaların söz konusu olduğunu kaydetti.
 Görüşmeciyle ilgili önümüzdeki günlerde Ulusal Konsey’in konuyu ele alacağının söylendiğini belirten Ertuğ, bu konuda da kafa karışıklığı yaratabilecek yaklaşımlar sergilendiğini ifade etti.
 Ertuğ, “Özel temsilci mi olacak, görüşmeci mi gibi lüzumsuz tartışmalar yapılıyor. Önemli olan görevlendirilecek kişinin, ne gibi yetkilerle donatılacağı ve ne yapacağı, kimi temsil edeceğidir” dedi.
 Kıbrıs Türk tarafının özel temsilcisinin Cumhurbaşkanını temsil ettiğini söyleyen Ertuğ, “Kıbrıs Rum tarafında ise görüşmecinin, sadece lidere değil, Ulusal Konsey, konsey bünyesinde oluşturulacak komisyona ve hatta siyasi parti başkanlarına karşı sorumlu olacağı söyleniyor. Bu son derece karmaşık bir mekanizmadır” dedi.
 Ertuğ, liderlerin müzakere sürecinden koparılmaması gerektiğini ifade etti.
 BM Barış Gücü’nün görev süresini 6 ay daha uzatmasını öngören ve son 6 ay içinde BM Barış Gücü’nün adadaki faaliyetlerini anlatan genel sekreter raporu ve buna dayanarak Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararın gündemde olduğunu söyleyen Ertuğ, raporun son şeklini alarak, BM Güvenlik Konsey’ine sunulduğunu belirtti.
 Ertuğ, karar tasarısını incelemekte olduklarını, bu konudaki girişimlerin de ilgili birimler tarafından sürdürüldüğünü ifade etti.
 Ertuğ, BM Barış Gücü’nün görev süresini 6 ay daha uzatılmasının beklendiğini söyledi.
 Ertuğ, 15 Temmuz 1974’ün Rum Yunan darbesinin yıldönümü olduğunu, tarihi gerçekleri hatırlamak, Kıbrıs’ın geldiği noktaya, nasıl ve kimler tarafından getirildiğini anımsamak gerektiğini kaydetti.

NAMİ VE ULUÇAY, FÜLE’YLE GÖRÜŞTÜ

Cumhuriyet Meclisi’ni temsilen Brüksel’e giden CTP-BG Milletvekilleri Özdil Nami ve Teberrüken Uluçay,dün öğleden sonra AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stephan Füle ile toplantıda biraraya geldi.
 Milletvekillerine AB Koordinasyon Merkezi Başkanı Erhan Erçin ve KKTC'nin Brüksel Temsilcisi Gizem Alpman'ın da eşlik ettiği bir saatlik görüşmenin çok verimli ve olumlu geçtiği bildirildi.
 TAK muhabirinin milletvekillerinden aldığı bilgiye göre, Stephan Füle’yle görüşmede, “sonbaharda başlaması beklenen Kıbrıs müzakereleri, AB'nin Kıbrıslı Türklere yönelik kabul ettiği Mali Yardım ve Yeşil Hat tüzüklerinin daha etkin hale gelmesi için yapılması gerekenler, Kıbrıslı Türklerin AB Parlamentosu’ndaki temsiliyeti ve Maraş” konuları gündeme getirilerek Kıbrıs Türk tarafının görüşleri iletildi.
 Özdil Nami, son zamanlarda Kıbrıs Rum tarafınca gündeme getirilen kapalı Maraş konusunun da ele alındığını belirterek, esas hedefin kapsamlı çözüm olduğunu, atılacak tüm adımların adadaki her iki tarafın onay vereceği ve kapsamlı çözüme hizmet edecek adımlar olması gerektiğini söyledi.
 Füle'yle toplantılarının olumlu geçtiğini ifade eden Nami, AB Komisyonu ile yakın işbirliği ve istişarelerin, karşılıklı saygı çerçevesinde artarak devam edeceğini belirtti.

15 TEMMUZ DARBESİ’NİN YILDÖNÜMÜ’NÜN YANKILARI

Yunan cuntasının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk ve tek Cumhurbaşkanı III. Makarios’a 15 Temmuz 1974’te düzenlediği darbe ve takip eden üç gün, terör örgütü EOKA-B mensuplarının Lefkoşa Hastanesi’ni basarak doktorların başına silah dayadığı, hastanede korku ve terör estirdiği, yaralıların tedavisine izin vermediği bildirildi.
 Rum Fileleftheros darbenin yıldönümü nedeniyle Lefkoşa Genel Hastanesi’nde yaşananları, o günleri yaşayan doktorların tanıklığıyla “Başlarına Tabanca Dayadılar... Darbecilerin Lefkoşa Hastanesi’nde Yaralılara ve Doktorlara Suç Nitelikli Davranışı” başlığı altında aktardı.
 Doktorlar, Deniz Teğmen Danos’un önderliğinde hastaneyi basan elleri silahlı darbecilerin, hem Seferi Ordu’dan hem de Rum Milli Muhafız Ordusu’ndan yaralılar olmasına karşın doktorların başlarına silah dayayarak, müdahale etmelerini engellediklerini anlattılar.
 Gazete Haralambos Spanos isimli doktorun anlattıklarını ise okurlarına şöyle aktardı:
 “Ölü askerlerin üst üste yığıldığı bir kamyon gelmişti. Mezbahaya gider gibi. Cesetleri boşalttılar ve mezarlığa koydular. Bir saat sonra ceset dolu başka bir kamyon daha geldi. O da cesetleri gömülmek üzere boşalttı. Ölü sayısı çok arttı, kamyonlar ceset getirip boşaltıyordu. Temmuz ayıydı, hava sıcaktı ve morg dışında kalamazlardı. Ölenlerin çoğunun kayıtları da tutulmamıştı. Kimlikleri bilinmiyordu. Radyoterapi Bölümü Müdürü Dimitris Suliotis mezarlık sorumlusu Aristidi’ye ölülerin kim olduğunu sordu. O da şu cevabı verdi: ‘Hepsi bizim çocuklarımız doktor...’ Bu, darbenin neden olduğu durumun trajikliğini gösteriyor.”
 SİYASİ PARTİLERİN MESAJLARI
 Gazeteler siyasi partilerin darbe yıldönümü nedeniyle yayınladığı mesajlara da yer verdiler.
 Rum Politis AKEL’in Anastasiadis hükümetini ve DİSİ’yi Makarios’a yönelik darbenin sorumlularını halkın gözünden kaçırmak için manipülasyon yapmakla suçlayarak, üzerinden yıllar geçmesinin sorumlulukları ortadan kaldırmayacağını, “Kıbrıs Dosyası” araştırmasının sorumlular açısından açık olduğunu belirttiğini yazdı.
 Habere göre, DİKO AKEL’e cevaben “Cumhuriyet nasıl 15 Temmuz 1974’te darbenin hedefi ve kurbanı iseydi son yıllarda da ideolojilerin ve tedbirsizliklerin hedefi ve kurbanı olduğunu” açıkladı.
 EDEK ve Rum Meclisi Başkanı Yannakis Omiru darbenin ardından gelişen Kıbrıs sorununun çözümü üzerinde durduğu açıklamasında, çözüm yönünde iyimserlik zerresi dahi görmediğini belirterek, gerekmesi halinde Rum halkının Nisan 2004’teki ‘Hayır’ını bir kez daha tekrarlayacağı görüşünü ortaya koydu.
 Ekologlar ve Çevreciler hareketi Rum halkının bugün yeni bir işgal ve yeni tehditler döneminde yaşadığını çünkü ekonomisinin Troyka’nın denetiminde olduğunu, egemenlik haklarından feragat etmeye ve yeni tavizler vermeye sürüklendiğini kaydetti.
 EURO.KO ise sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yeniden tasfiyenin eşiğine getirecek tercihlere gerilenmesine müsamaha göstermeyeceklerini” savundu.
 AKEL, EOKACILARIN BANYODA ÖLDÜRDÜĞÜ BİNBAŞI NİHAT’IN EŞİ VE ÇOCUKLARININ FOTOĞRAFINI DA KULLANDI
 Rum Haravgi 15 Temmuz darbe ve 20 Temmuz Barış Harekâtı yıldönümleri nedeniyle Güney Kıbrıs’ta yapılması planlanan çeşitli anma etkinliklerini duyurduğu haberinde bazı fotoğraflar yayınladı. Bunlar arasında, EOKA’cılar tarafından Kumsal’daki evlerinin banyosunda kurşunlanarak öldürülen Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun fotoğrafı da yer aldı ve fotoğrafların üzerindeki “Kimse Unutmaz, Hiçbir Şey Unutulmaz” yazısı dikkat çekti.
 
DİN İŞLERİ’NDEN GÜNEY KIBRIS’A ATAMA

Din İşleri Başkanı Prof. Talip Atalay düzenlediği basın toplantısında
 Güney Kıbrıs’a ilk defa atama yaptıklarından da söz etti ve  buraya 3 görevli atandığını ifade etti.
 Güney’e yaklaşık 15 görevli atamak istediklerini, yetkiliklerle defalarca görüştükleri halde maddi imkânsızlıkları aşamadıklarını söyleyen Atalay, Kıbrıs Müftülüğü’nün devamı olan Din İşleri Başkanlığı’nın yurt dışında itibara sahip olduğunu, bu kurumun Kuzey Kıbrıs’ın tanıtılması için önemini vurguladı.
 Güney’de yaklaşık 100 cami olduğuna dikkat çeken Talip Atalay, buradaki Müslümanların sayısına işaret ederek, Hala Sultan Camii’nde resepsiyonlar verildiğini, Güney Kıbrıs’taki misyon şeflerinin de buraya katıldığını anımsattı.
 Hala Sultan’ın dini önemine dikkat çeken Talip Atalay, vatandaşlara Ramazan boyunca Hala Sultan’a gitme, oruçlarını burada açma çağrısı da yaptı.

MERSİN KONSOLOSU ERDEN: “BU BAYRAM YALNIZ YAVRU VATAN KKTC'NİN DEĞİL, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DE BAYRAMIDIR”

Mersin Konsolosu Zalihe Erden, 1963 yılında Rumlar tarafından siyasi hakları gasp edilen Kıbrıs Türkü’nün kendisine uygulanan tüm baskılara ve şiddete karşı direniş gösterdiğini ve 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin müdahalesi ile barış, huzur ve özgürlük ortamına kavuştuğunu ifade etti.
 Erden, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajda, “İşte bu nedenledir ki 20 Temmuz aynı zamanda ‘Barış ve Özgürlük Bayramı’ olarak kutlanmaktadır. Ve bu bayram yalnız yavru vatan KKTC'nin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bayramıdır” ifadelerini kullandı.
 “Kıbrıs Türk Halkı’nın anavatanı sayesinde kavuştuğu bu barış ve huzur ortamında her türlü baskı ve izolasyona rağmen, 1983 yılında demokratik ve çağdaş değerler üzerine kurulan saygın Cumhuriyetimizi her alanda geliştirmek ve güçlendirmek için Türkiye Cumhuriyeti devleti ve halkı ile dayanışma ve işbirliği içerisinde çabalarını sürdürmektedir” diyen Erden, Kıbrıslı Türklerin Birleşmiş Milletler parametreleri olan ‘iki eşit halk, iki kurucu devlet, eşit statüler, iki kesimlilik ve garantiler’ çerçevesinde çözüme ulaşmak için üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini kaydetti.

UKÜ, ULUSAL PDR ÖĞRENCİLERİ KONGRESİ’NDE TEMSİL EDİLDİ

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alim Kaya, İzmir’de düzenlenen “10. Ulusal PDR Öğrencileri Kongresi”ne konuşmacı olarak katıldı.
 UKÜ’den yapılan açıklamaya göre etkinliğe, Prof. Dr. Alim Kaya’nın yanı sıra UKÜ Rehberlik ve Psikoloji Danışmanlık Bölümü öğrencilerinden de bir grup katıldı.
 Prof. Dr. Kaya, kongrede “Toplumsal Gelişmeler Işığında PDR” konulu konuşma yaptı.
 
LAÜ, “EN İYİ OTELCİLER OKULU KONFERANSI”NA KATILDI

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Öğretim Üyesi ve Uluslararası Turizm ve Otelcilik Eğitimini Destekleme Birliği (EURHODIP) Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Nafiya Güden ve Turizm İşletmeciliği Bölümü öğrencisi Mehmet Çolak, “Avrupa En İyi Otelciler Okulu Konferansı”na katıldı.
 LAÜ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Slovenya’da düzenlenen konferansa katılan LAÜ Turizm İşletmeciliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Mehmet Çolak “Marianne Muller Yarışması”nda düğün organizasyonu projesiyle birincilik aldı.
 
RUMLAR, İSRAİL’DEN İKİ ADET AÇIK DENİZ SAVAŞ GEMİSİ SATIN ALIYORLAR
 
Rum Yönetimi “münhasır ekonomik bölge (MEB)” ilan ederek parsellediği deniz bölgesini “korumak için” İsrail’den 2 adet açık deniz savaş gemisi alıyor.
 Rum Alithia haberi “MEB’in Gözetimi İçin İki Savaş Gemisi Satın Alıyoruz... ‘Gözümüz Gibi Koruyacağız’” başlığıyla manşete çekti.
 Savaş gemilerinin İsrail’den 100 milyon Euro’ya satın alınacağını haber veren gazete edindiği bilgilere dayanarak Rum Meclisi Savunma Komitesi’nin geçen Çarşamba günkü toplantısında, İsrail’e kapora verilmesi için 4 milyon Euro’luk ödeneğin serbest bırakıldığını kaydetti. İki açık deniz savaş gemisi için İsrail’e 100 milyon Euro’nun 17 senede ödeneceği de kaydedildi.
 Gazete Rum Savunma Bakanı Fotis Fotiu’nun daha önce yaptığı bir açıklamada “Güvenlik ön şartları olmazsa hidrokarbon arama ve çıkarma işlemleri kesintisiz ilerleyemez” dediğini hatırlatan gazete yetkili bir kaynağın ise “İki savaş gemisini satın alarak, MEB’imizi gözümüz gibi koruma olanağına sahip olacağız” ifadesini kullandığını yazdı.
 Edindiği bilgilere dayanarak İsrail’den satın alınacak açık deniz savaş gemilerinin sözde “MEB”in gözlenmesi dışında, Rum Yönetimi’nin imkânlar açısından zafiyet yaşamakta olduğu arama ve kurtarma faaliyetlerinde de rol alacağını belirten gazete, savaş gemilerinin satın alımı konusunda İsrail’le anlaşmanın Hristofyas hükümeti döneminde yapıldığını vurguladı.
 Gazete yetkili bir kaynağın “İsrail’den satın alacağımız iki savaş gemisinden her biri savaş donanımı dışında, 45 mürettebata sahip olacak. İsrail aynı savaş gemileriyle kendi bölgelerini koruyor” dediğini kaydetti.


 GÜNEY’DE İŞSİZLİK SANILANDAN FAZLA

Güney Kıbrıs’ta işsizlik oranının, resmi makamlarca açıklanan rakamlardan fazla olduğu; işsiz sayısına serbest meslek sahibi olup işini kaybeden kişilerin dahil edilmedikleri bildirildi.
 Rum Alithia gazetesinin haberine göre, Rum Serbest Meslek Odası Başkanı Mihalis Pafitanis gazeteye yaptığı açıklamada, serbest meslek sahibi olup da işini kaybedenlerin duyurulan işsizler listesinde yer almadıklarını, kriz sebebiyle 7 bin serbest meslek sahibinin işini kaybettiğini belirtti.
 Pafitis, iş yerlerinin yavaş yavaş kapanmaya başladığını vurguladı ve 2014 yılında işsizlik oranının yüzde 50’lere yükseleceği iddiasında bulundu.


Bizim partnyorlarımız

XƏBƏR LENTİ

BÜTÜN XƏBƏRLƏR