İnsanlara hürriyət, millətlərə istiqlal!

Şimali Kiprdən yeni xəbərlər (28 iyun)

469 28.06.2013 16:12 Yavru Vatanın səsi A A

EROĞLU: “KIBRIS SORUNU 1 YIL İÇİNDE ÇÖZÜLEBİLİR”
 
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs sorununu çözmek için hazır olduğunu, Rum tarafının da aynı niyeti taşıması halinde sorunun en geç 1 yıl içinde çözülebileceğini söyledi.
 Al Jazeera televizyonuna özel demeç veren Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Kıbrıs Rum Kesiminde Kıbrıs sorununa çözüm bulma niyeti olmadığını söyledi.
 Kıbrıs Türk tarafının sorunun kısa bir süre içerisinde halledilmesi için çalıştığını, ortaya çıkan BM anlaşma metinlerine Kıbrıs Türk tarafının evet dediğini ancak Rumların ret ettiğini anlatan Eroğlu, bugün ise Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in ekonomik krizi gerekçe göstererek görüşmelere henüz hazır olmadığını söylediğine işaret etti.
 Ekim ayında başlaması muhtemel görüşmelerde kısa sürede bir sonuç alınması beklentisi içinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Çünkü Kıbrıs sorununun tartışılmayan tarafı kalmadı. Eğer bu niyet varsa; bizde o niyet vardır, Rum tarafında da varsa 6 ay- 1 yıl içerisinde bu sorun tamamen halledilmiş olur diye düşünüyorum” dedi.
 Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs ile ilgili çözüm önerileri bulunduğunu ancak BM parametrelerinin “Kuran-ı Kerim kelamı olmadığını” ifade eden Derviş Eroğlu, bu parametrelerin günün koşullarına göre değişebileceğini söyledi.
 Kıbrıs Türk tarafının “iki bölgeli, iki halklı, siyasal eşitliğe dayalı, federal devlet” istediğini vurgulayan Eroğlu, “Bu mümkün mü değil mi, yıllardan beridir tartışılan bu. 1977 yılında Denktaş-Makarios görüşmesiyle ortaya çıkmıştır. Ondan önce 1968’de başlayan Denktaş- Kleridis anlaşmalarıyla bir federal cumhuriyet konusunu bir çözüm formülü olarak kabul etmiş durumdayız. Rum tarafı da bunu kabul etmiştir. Ama maalesef BM Güvenlik Konseyi, mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ki Türk ve Rum ortaklığına dayalı bir Cumhuriyetti, Rumlara vermiştir. Rumlar mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’nden vazgeçmek istemedikleri için bugüne kadar bir anlaşmaya varılamamıştır. Annan Planı’na, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden vazgeçmedikleri için hayır demişlerdir. Yeni bir ortaklık devleti kurulacaktır. Yani iki kurucu devletin oluşturacağı, kendi yetkilerinin bir kısmını da merkezi devlete vereceği federal bir devletten bahsediyoruz. Bunun üzerinde çalıştığımıza göre, bunu mümkün hale getirecek olan bizleriz. Ancak Rumlarda o niyeti göremiyorum maalesef. Onun için, kısa bir zamanda çözülmelidir diyorum, ama çözülecektir demiyorum” dedi.
 Annan Planı’na 2004 referandumunda destek veren Nikos Anastasiadis’in, Kıbrıs Rum Yönetimi başkanı seçilmesi sonrası uluslararası camianın çözüme katkı koyacağı inancını yaymaya çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu “Yalnız bir şeyi unutuyorlar, Sayın Anastasiadis seçim kampanyası içerisinde, Annan Planı’nın ortadan kalktlığını, böyle bir planın masada olmadığını ve olmayacağını söyleyerek kazanmıştır. Ortaklık yaptığı DİKO gibi siyasi partilere de bunun garantisini vermiştir. O bakımdan Anastasiadis’in geçmişte Annan Planı’na evet demesi, bugün ortaya koymuş olduğumuz parametreler ışığında bir anlaşmaya evet diyeceği anlamına gelmez” dedi.
 Anastasiadis’in seçim dönemi çözümle ilgili savunduğu şeylerin, seçime yönelik mi yoksa esas düşüncesi mi olduğunun bilinmediğini kaydeden Eroğlu, “Müzakerelerde bunu anlamaya çalışacağız” dedi.
 Anastasiades ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer tarafından düzenlenen yemekte gerçekleşen son buluşmasına da değinen Eroğlu, “Sayın Anastasiadis bu yemeğe gelirken bayağı çekingen davranmıştır. İki defa yemek tarihi değişmiştir” dedi.
 Ancak yemekte samimi bir ortam yakalandığına da dikkat çeken Derviş Eroğlu, özellikle kendisinin devreye girmesiyle soğukluğun ortadan kalktığını belirtti.
 Söz konusu yemekte, müzakerelerin ekim ayı başlarında başlayabileceği görüşünün karşılıklı olarak ortaya konduğunu vurgulayan Eroğlu, “Bir de BM’nin Kıbrıs ile ilgili almış olduğu kararları, bazı parametrelere de bağlı olduğu hissini bize vermeye çalışmıştır. Bunu tabi müzakere masasında göreceğiz” dedi.
 Al Jazeera muhabirinin ambargolarla ilgili sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, “Maalesef Annan Planı’na ‘evet’ diyen KKTC, başta AB olmak üzere daha birçok ülkenin ambargoları altında. Sadece Ercan Havaalanı var ve oraya direkt uçuşlar olmamaktadır. Bu bize layık görülmemesi gereken bir durum. Çünkü Kıbrıs Türk Halkı BM Genel Sekreterlerinin ortaya çıkardığı birçok çözüm metnine olumlu bakan taraf. Kıbrıs sorununu başlatan Rum tarafı; çözüm planlarına hayır diyen Rum tarafı, ama biz ambargolar altındayız. Dolayısıyla bu ambargodan bizim kurtulmamız gerekir. Bunu AB yetkilileriyle görüştüğümüz gibi İslam İşbirliği Teşkilatı’nın düzenlediği toplantılarda da sık sık dile getiriyoruz. Ama bugüne kadar bir hareket görmüş değiliz” dedi.
 İlk kez Başbakan seçildiğinde ekonominin itici gücünün hizmet sektörleri olduğu görüşüyle önce Turizm Teşvik Yasası’nı ardından da Doğu Akdeniz Vakıf Üniversitesi’nin yasasının hayata geçmesini sağladığını belirten Eroğlu, “Ama dediğim gibi başta İslam alemi olmak üzere KKTC’ye uygulanan ulaşım ve seyahat özgürlüğü ambargosunu kaldırması gerekir. Beklentimiz de bu yöndedir” dedi.
 Müzakerelerin yıllardan beri devam ettiği için KKTC’nin tanınması için bir faaliyet içerisine girmediklerine dikkat çeken Eroğlu “Görüşme masasından kalkan, tanınma arayışı içerisinde olan taraf olarak suçlanmamak için biz hep müzakere masasına sadık kaldık” dedi.
 KKTC’yi tanımadıkları için kimseyi suçlama hakkı olmadığını anlatan Eroğlu, fakat ulaşım ve seyahat ambargosu noktasında birçok tarafın suçlanabileceğini vurguladı.
 İslam ülkeleri ile KKTC’nin ilişkilerinin ne durumda olduğunu ve beklentilerinin sorulması üzerine Eroğlu, “İslam ülkeleriyle diplomatik temaslarımız var. Birçok İslam ülkesinde temsilciliklerimiz bulunuyor. Ticari, turizm temsilcilikleri gibi isimlerle KKTC temsilcilerimiz görev yapmaktadır ve o ülkelerde anlayış görmektedirler. Ekonomi konusunda verdiğim beyanatlarda ve İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarına katıldığım zaman söylediğim bir tek şey vardır. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantılarının sonunda bir sonuç bildirisi ortaya çıkar. Orada, gözlemci üye olan KKTC için bazı dilek, temenni ve İslam ülkelerine önerilerde bulunuyor. Biz İslam ülkelerinden işte bunları yapmasını bekliyoruz. Yani ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi, KKTC’de yatırımların yapılması ve dostluk ilişkilerinin çok daha sıcak noktaya taşınmasını bekliyoruz.” dedi.
 Türkiye ile ilişkiler hakkında bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu, siyasi hayatı boyunca Türkiye ile ilişkileri en sıcak noktaya taşıma gayreti içerisinde olduğunu, bugün Türkiye ile ilişkilerin çok samimi ve seviyeli bir şekilde götürüldüğünü söyledi.
 Derviş Eroğlu.“Türkiye’nin KKTC bütçesine oldukça hatırı sayılır katkı sağladığını memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla bu ilişkiler ne kadar iyi olursa elbette Kıbrıs Türk halkının beklentileri Türkiye tarafından daha da değişik şekillerde gerçekleştirilebilir diye düşünüyorum” dedi.
 Türkiye’den su getirilmesi için başlatılan projenin tüm hızıyla devam ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, maddi kaynağı ayrılan projenin Mart 2014 tamamlanmasının öngörüldüğünü hatırlattı.
 Eroğlu “Su sadece bizim için değil Güney Kıbrıs için de hayat demektir. Ve her iki taraf ta da turizme ağırlık verdiğine göre ve turizmi destekleyen üretim de olacağına göre su bir avantaj olacaktır. Güney şu an bu sudan faydalanmak istemiyor. Türkiye’ye bağlanırız gibi bir düşünce içerisindeler. Burada siyasete değil, ihtiyacın giderilmesine önem vermeleri gerekir diye düşünüyorum. Onlar da bu suya ihtiyaç duyacaklardır” dedi.
 Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’ta sorunu yaratan Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı olduğunu ancak her iki ülkenin de AB’ye alındığına işaret ederek “Şimdi Türkiye AB’ye girme gayreti içerisindeyken, Kıbrıs sorunun çözün ve sizi AB’ye öyle alalım deniyor. Bu bana göre fevkalade yanlıştır” diye konuştu.
 
CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “ÇÖZÜMSÜZLÜKTE PAYI OLANLARIN GÖREVİ, RUM TARAFINI UYARMAK, ÜZERİMİZDEKİ AMBARGOLARI KALDIRMAKTIR”
 
Cumhurbaşkanı Dervişi Eroğlu, Birleşmiş Milletler’in (BM) Kıbrıs Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olarak tanıması ve Avrupa Birliği’nin (AB) de tek taraflı üye yapmasının, Kıbrıs’taki çözümsüzlüğün önemli etkenleri

olduğunu kaydetti.
 Eroğlu, “Çözümsüzlükte bir parça payı olanların iki halkın barış içinde yan yana yaşayabileceği bir anlaşma için yapması gerekenler vardır. Görevleri, bizden ziyade Rum tarafını uyarmak, bizim üzerimizdeki ambargoları kaldırmaktır” dedi.
 Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Geleneksel İskele Festivali’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada Kıbrıs konusuna da değindi.
 Eroğlu, Kıbrıs Türk halkına uygulanan insanlık dışı ambargoların kalkması ve BM’nin KKTC’yi tanımama kararını tekrar gözden geçirmesi halinde Rum tarafının müzakere masasında daha fazla anlaşma ister durumda olacağını söyledi.
 Sadece Türkiye ve KKTC’den özveri beklenmemesi gerektiğini vurgulayan Eroğlu, Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının barış ve anlaşma için gerekli özverileri yaptığını söyledi.
 Kıbrıs Türk halkının devlet çatısı altında özgürce ve mutluluk içinde yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bu mutluluğu elimizden almak isteyenlere karşı haklı olduğumuz yerde sonuna kadar direnceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, halkın verdiği görev doğrultusunda Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir bir anlaşma için uğraş verdiklerini belirterek, halkın desteğini almayan herhangi bir anlaşmanın mümkün olmayacağını ifade etti.
 Anlaşma için en az iki taraf gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, yıllardır devam eden Kıbrıs müzakerelerinde ortaya çıkan anlaşma metinlerine Kıbrıs Türk tarafı onay verirken Rum tarafının reddettiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu konuşmasının devamında, güzellikleri gördükçe devlet olmanın nimetlerini herkesin daha iyi anladığını düşündüğünü belirterek, “Devlet demek, özgürlük demektir, devlet demek her alanda özgürce icraat yapmak demektir. Bu gibi festivallerle değişik ülkelerden insanları konuk etmek demektir” dedi.
 Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Barış Harekatı’nın yarattığı coğrafyada kurulan devletin varlığının devamı için uğraş verdiklerini, her geçen gün yeni güzelliklerle KKTC’nin kendini dış dünyaya gösterdiğini söyledi. Kültürel etkinliklerin KKTC Devleti için önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, “Halklar kültürleriyle vardır. KKTC halkının kendi kültürünü festivallerle ve zaman zaman da uluslararası festivallerle sergilemekte olduğunu gördüğümüz zaman işte KKTC diyoruz” şeklinde konuştu.

 

POLİS GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 49. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANIYOR

Polis Genel Müdürlüğü’nün 49. kuruluş yıldönümü etkinliklerle kutlanıyor.
Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen kutlama kapsamında Polis Genel Müdürlüğü 49. Yıl Afiş Yarışması’na katılan eserler ve geçmişten günümüze polis fotoğrafları serisi açıldı ve “Halkla İlişkiler ve Etkili İletişim” konulu panel düzenlendi.
 Şehit polisler ve tüm şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan tören piyano resitali, “1571’den Günümüze Kıbrıs Polis Teşkilatı” konulu sinevizyon gösterisi, Polis Genel Müdürü Ahmet Zaim ve Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun konuşmalarıyla devam etti.
 Kokteyl ve müzik dinletisinin ardından afiş ve slogan yarışmasına katılan eserlerin ve geçmişten günümüze polis fotoğraflarının yer aldığı sergi gezildi.
 EROĞLU: “POLİSİN KAFASI RAHAT OLMALI Kİ GÖREVİNİ YAPSIN”
 Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da konuşmasında polis örgütünün halkın bağrından çıkan en temel ve en önemli kurumlardan biri olduğunu belirtti.
 Polisin 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı sırasında üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirdiğini kaydeden Eroğlu, 1955-1974 yılları arasında 40’a yakın polisin şehit olduğunu, bu rakamların yapılan vatan hizmetinin, hangi özverilerle bugünlere gelindiğinin açık kanıtı olduğunu belirtti.
 Kıbrıs Türk halkının polisi ile iç içe olduğunu ifade eden Eroğlu, “Elimden geldiğince görev yaptığım tüm makamlarda polisimizin hakkını, hukukunu geliştirmeye, kafası rahat görev yapmasını sağlamaya çalıştım. Polisin kafası rahat olmalı ki görevini en üst seviyede yapabilsin” diye konuştu.
 Ülkeler, halklar, insanlar için en öncelikli şeyin sağlık, ardından da can ve mal güvenliği olduğunu dile getiren Eroğlu, toplumların, bireylerin güvenliğinin en başta polise bağlı olduğunu söyledi.

İÇİŞLERİ BAKANI YÜCEL, POLİS TEŞKİLATI’NIN 49’UNCU KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI
 
İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı Gülsün Yücel, yayınladığı mesajla Polis Teşkilatı’nın 49’uncu kuruluş yıldönümünü kutladı.
 Kıbrıs Türk halkının bugünlere gelişinde ve varoluş mücadelesi yıllarında verilen direnişte önemli görevler üstlenen Polis Teşkilatı’nın, aynı duygularla halka hizmete devam ettiğini belirten Yücel, “ Halkımızın huzur ve güven içerisinde yaşaması için özveri ile görev yapan Polis Teşkilatımızın 49. kuruluş yıldönümünü kutlarım” dedi.
 Yücel, amaçlarının iyi yetişmiş, disiplinli, halkıyla bütünleşmiş, yasalar çerçevesinde görev yaparak suç oranlarını asgariye indiren ve halkın güvenini kazanan bir polis teşkilatı yaratmak olduğunu belirtti.
 Teşkilatın başarılarını takdir ettiğini söyleyen Yücel, bu başarıların devam etmesi temennisinde bulundu.

JOHN KOEING: “MÜZAKERELER MAKUL BİR SÜRE İÇERİSİNDE ÇÖZÜMÜ GÜNDEME GETİRMELİDİR”
 
ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koeing “Kıbrıs müzakereleri makul bir süre içerisinde federasyon çözümünü gündeme getirmelidir. Müdahil taraflar arasında kısa süre önce yapılan görüşmeler, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için ‘iyi zemindir’” dedi.
 Rum Simerini Gazetesi’nin “Evet, Maraş Konusu Yeniden Gündeme Geldi... Enerji Geçmişte Olmayan İşbirliği Fırsatları Yaratıyor... Amerika’nın Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koeing KİPE’ye Verdiği Mülakatta ABD’nin Müzakerelerin, Kıbrıs’ın Bir Federasyonda Yeniden Birleşmesi Hedefiyle Yeniden Başlamasına Yoğun İlgi Duyduğunu Vurguladı” başlık ve spotlarıyla Koeing’in Rum Haber Ajansı’na verdiği mülakatı aktardı.
 Koeing’in Maraş’ın Rumlara verilmesinin Kıbrıs sorunundaki dinamiği olumlu şekilde değiştirebileceği kanaatinde olduğunu belirten gazete “Lefkoşa, Türkiye’deki gelişmelerden istifade ederek, Maraş’ın iadesiyle ilgili malum önerisini yeniden gündeme getirerek Brüksel’e sunmaya hazırdır. Brüksel’de oluşan diplomatik perde gerisi Kıbrıs önerisi için elverişlidir, öneriyle ilgili ilk tepkiler olumludur” ifadesini kullandı.
 Gazeteye göre Koeing Ankara’nın Kıbrıs sorunundaki rolüne de değindiği açıklamada, Türkiye’nin, sorunun kemikleşmesi nedeniyle bedel ödediğini, Kıbrıs sorununun AB ile üyelik müzakerelerinde engel çıkardığını belirterek bunun iyi bir şey olmadığını söyledi. Enerji alanının, bölgedeki bütün ülkelere, birlikte çalışma ve siyasi anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olacak farklı ve yeni bir yaklaşımla göğüsleme fırsatı veren yeni ve dinamik unsur olduğuna vurgu yaptı.
 ABD Büyükelçisi’ne Washington’un Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına yardımcı olmak için ne gibi hareketlerde bulunduğu soruldu. “Müzakerelerin yeniden başlamasına yoğun ilgi duyuyoruz, Kıbrıs’ın BM Güvenlik Kararları uyarınca, iki bölgeli iki toplumlu federasyonda yeniden birleşmesi için BM himayesindeki müzakerelerin yeniden başlaması gerektiği konusunda netiz” diyen John Koeing bu istikamette yardımcı olabilmek için son aylarda bütün ortaklarla aktif görüştüklerini kaydetti.
 Bu görüşmelerden bir sonuç çıkıp çıkmadığı sorusuna karşılık “Bazı şeylerin netleştiğine inanıyorum. Bunlardan biri, tarafların, makul bir süre içerisinde ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelinde kapsamlı bir çözüme ulaşılması gereken, ön hazırlığı iyi yapılmış, yeni bir çabaya ilgi göstermeleridir. Bu bile tek başına BM himayesindeki müzakerelerin yeniden başlaması için iyi bir zemindir” dedi.
 Koeing “Maraş’ın iadesiyle ilgili görüşmeler var mı, yoksa genel ve müphem mi konuşuyoruz?” sorusuna karşılık şunları söyledi:
 “Kıbrıslı Rumlar tarafından, çok önemli potansiyel bir adım olarak yeniden gündeme getirilen eski fikir tartışılıyor. Böyle önemli bir adımın sahip olabileceği değeri, Kıbrıs sorunundaki dinamiği olumlu şekilde değiştirebileceğini anlıyoruz. Fikrin taraflarca dikkatle incelenmesi gerekiyor. Bu tür hareketlerin mantığı, iyimserlik duygusunu ve ilerlemeyi canlandıracağı ve Kıbrıs sorunun çözümünün Kıbrıslıların hayatıyla ilgili çok somut yararlar getireceğini göstereceğidir. Yaratıcı düşünce olması çok önemlidir.”
 Türkiye’nin bu mantığı kabullenip kabullenmediğine ilişkin değerlendirmesinin sorulmasına karşılık “Türkiye adına konuşamam. Konuyu Ankara’yla görüştük ve müzakereler belki sonbaharda, yeniden başladığında kendi görüşünü netleştirmek Türk hükümetine kalmış” diyen Koeing şunları ekledi:
 “Tabii aynı şeyi Kıbrıslı Türklerin de yapması gerek. Başkan Anastasiadis ve diğerleri bize, mevcut sorunların göğüslenmesi için bir miktar zamana ihtiyaç olduğunu söylediler. Ancak herkes Kıbrıs sorununu çözmek için mümkün olan her şeyi yapmaktaki kararlılığını dile getirdi.”

TÜRK DEVLETLERİ TİYATRO BİRLİĞİ’NİN 2. GENEL KURULU BAKÜ’DE YAPILDI
 
TÜRKSOY’a üye ülkelerin tiyatro yöneticileri tarafından 2011 yılında Antalya’da kurulan ve kurucuları arasında KKTC’nin de yer aldığı Türk Dünyası Tiyatro Birliği’nin 2. Genel Kurul Toplantısı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapıldı.
 Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre toplantıya, KKTC’yi temsilen Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Müdürü Hakan Yozcu katıldı.
 Açıklamada, Genel Kurulda yapılan konuşmalarda birlik ve beraberliğin öneminin ifade edildiği, bu birlikteliğin devam etmesi ve ülkelerin birbirlerine destek vermesi düşüncesinin de benimsendiği belirtildi.
 Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Hakan Yozcu Genel Kurulda yaptığı konuşmada, KKTC’nin kültür ve sanatını tanıtarak, Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nun sorunlarını, Türk Dünyası Devletleri’nin de katılacağı bir Tiyatro Festivali düzenlemek istediklerini; projenin hazırlandığını ve bu projenin hayata geçmesiyle kendilerini Kuzey Kıbrıs’ta ağırlamaktan onur duyacağını kaydetti.
 
AKDENİZ TV UYDUYA ÇIKIYOR


 KKTC’nin yerel televizyonu Akdeniz TV’nin, uyduya çıkabilmesi için sözleşme imzalandığı bildirildi.
 Akdeniz Medya Grup Başkanı Hüseyin Macit Yusuf yaptığı açıklamada, Ankara’da Türk-Sat yetkilileriyle görüşerek, Akdeniz TV’nin uyduya çıkabilmesi için gerekli sözleşmenin imzalandığını duyurdu.
 Akdeniz Medya Grubu ile Türk-Sat arasında yapılan anlaşmalar sonucunda, Akdeniz TV’nin yayınlarını, Türk-Sat’ın Türkiye paketinden tüm dünyaya ulaştıracağını; Akdeniz TV ile yatırım hamlelerinin süreceğini belirten Yusuf, ''Akdeniz TV’nin uydu yayınlarına en kısa süre içerisinde başlayacağız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dünyaya açılan penceresi olacağız. Genç ve tecrübeli bir ekiple yola çıktık. Yatırım hamlelerimizle de adımızdan söz ettireceğiz'' dedi.
 
MAGEM VE YOUTH POWER YAŞAYAN KÜTÜPHANE ETKİNLİĞİ DÜZENLEYECEK

Mağusa Gençlik Merkezi (MAGEM) ve Youth Power, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında sağlanan destekle, 29 Haziran cumartesi günü Yaşayan Kütüphane (Living Library) etkinliği düzenleyecek.
 MAGEM’den yapılan yazılı açıklamada, “Yaşayan kütüphanelerin diğer kütüphaneler gibi kitapları, kitap katalogları, okuyucuları, üye kartları ve kütüphanecileri vardır. Okuyucular kütüphane katalogundan seçtikleri kitapları alıp okumaktadırlar. Daha sonra bu kitapları kütüphaneye iade ediyorlar. Dileyenler bir kitabı birden fazla kişi ile aynı anda okuyabiliyorlar. Yaşayan Kütüphaneleri diğer kütüphanelerden ayıran en büyük özelliği ise kitaplarının insan olmasıdır” denildi.
 
RUMLAR TMK’YA BAŞVURULARI ÖNLEMEYE ÇALIŞIYOR

Rum Yönetimi, geçen gün Bakanlar Kurulu’nda aldığı bir kararla KKTC’deki eski Rum mallarının salım-satımlarında yeni olgular yaratmaya çalışıyor.
 Rumların KKTC’deki eski malları için Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvurmak yerine kendi aralarında (Rum’dan Rum’a) anlaşma yapmalarına olanak tanıyarak, TMK’nın mal sahiplerine tazminat ödemesi nedeniyle malların Türk mülkiyetine geçmesini önlemeyi, set çekmeyi umuyor.
 Rum Fileleftheros “İşgal Bölgelerindeki Kıbrıs Rum Mallarının Yabancılaşmasına Set” başlıklı haberinde Rum Bakanlar Kurulu’nun geçen günkü kararı ile İçişleri, Maliye ve Adalet bakanlarından oluşan bir bakanlar komitesi oluşturulduğunu, bu komitenin KKTC’deki eski mallarını satmak isteyen veya isteyecek olan veya bu tür mal satın almak isteyen Rumlara verilecek teşvikleri araştıracağını yazdı.
 Habere göre verilecek teşvikler arasında, KKTC’deki eski taşınmazlarla ilgili aralarında alım satım anlaşması yapan Rumlardan (alıcı da satıcı da Rum olacak) devir harcı da dâhil hiçbir harç alınmaması da bulunuyor. Aynı zamanda, KKTC’deki eski malını Rum’a satan Rum’un, satışı yaptıktan sonra herhangi bir zaman, bu malını geri almaya karar vermesi halinde, aşırı veya caydırıcı nitelikte olmayacak bir bedel ödemek şartıyla malını geri alma hakkı da veriliyor.
 Rum Yönetimi Sözcü Vekili Viktoras Papadopulos “Bu karar, Kıbrıslı Rumların işgal bölgelerinde faaliyet gösteren sözde ‘Tazminat Komisyonu’na artarak devam eden başvurularıyla oluşan sorunun göğüslenmesi çabası çerçevesinde alındı” dedi.
 Rum İçişleri Bakanı Sokratis Hasikos, yaptıkları bu planla gerek akrabalarına gerek köylülerine ve hatta arkadaşlarına, mallarını alıp karşılığında para vererek yardımcı olabilecek Rumlara fırsat verileceğini belirterek “buna paralel olarak, muhtemel istismarlardan kaçınılması için de emniyet supapları var. Satıcı, her an malını geri alabilir” ifadesini kullandı.
 Gazete ayrıca, ilgili kararın siyasi partilerin olabildiğince çok destek vermesini sağlamak için, Bakanlar Komitesi’nin önerilerini Rum Ulusal Konseyi’nin Mülkiyet Alt Komitesi’ne sunması kararı da aldığını yazdı.
 Rum Politis haberi “Rumlara Satış Teşvikleri” başlıklı haberinde Rum İçişleri Bakanlığı’nın halen ilgili tüzükleri hazırladığını ve meclise götürmek için Rum Ulusal Konseyi’nin Mülkiyet Alt Komitesi’nin onayını beklediğini yazdı.
 Geçen günkü kararla oluşturulan bakanlar komitesinin işinin, Rum’dan Rum’a satışların kolaylaştırılmasına yönelik tedbirlerle bitmeyeceğini kaydeden gazete, edindiği bilgilere dayanarak İçişleri, Maliye ve Adalet bakanlarından oluşan komitenin Rumların TMK’ya artan başvurularının göğüslenmesine yönelik daha ileri öneriler de açıklayacağını yazdı.
 Gazete halen TMK’ya yapılan başvuru sayısının 5 bini aştığını ve TMK’nın halen dostane anlaşmalar için 119 milyon sterlin ödediğini hatırlattı, özetle şunları yazdı:
 “İşgal bölgelerindeki taşınmaz mal sahiplerine Kıbrıslı Rum alternatif alıcının farklı ne verebileceği sorusuna kimse cevap veremiyor. Dahası mevcut ekonomik şartlar altında kullanılamayan malların satın alınması konusundaki vergi muafiyeti cazip görünmüyor.
 Bakanlar komitesinin işleyişi çerçevesinde, Meclis Göçmenler Komitesi’nin İçişleri Bakanlığı’na yaptığı göçmenlere yardım için AB fonlarından para alınması olanaklarının araştırılması talebi de zenginleştirilecek. Komitenin geçen günkü toplantısında Kıbrıs’ın AB üyelik prosedürlerinde göçmenler konusuyla hiç ilgilenilmediği için bugün bu konunun gündeme getirilmesinin zor olduğuna da işaret edildi. Ancak İçişleri bakanlığı, işgal bölgelerinde malı olanların katılabileceği Avrupa programlarının araştırılacağını ve elde edeceği verileri ekim ayında meclise bildireceğini taahhüt etti.”
 MORMENEKŞE’DEKİ KIBRIS TÜRK MALININ SATILMASI ARAŞTIRILIYOR
 Aynı gazete “Cyta’ya Kadar Araştırılacak... Kıbrıs Türk Malları Alım Satımlarıyla İlgili Araştırma Komitesi İşe Başlıyor” başlıklı haberinde, Güney’de kalan Türk mallarının istimlaki ve alım satımıyla ilgili şikayetleri araştırmak üzere Rum Bakanlar Kurulu tarafından kurulan araştırma komitesi üyelerinin geçen gün yemin ettiğini dün, Rum İçişleri Bakanı Sokratis Hasikos’u dinleyerek işe başladığını yazdı. Araştırma komitesinin eski hukuk baş müşaviri Eleonora Nikolaidu (başkan), Thaso Neokleus ve Stalo Aristidu’dan oluştuğunu belirtti.
 Gazeteye göre Hasikos, araştırma komitesinin Larnaka’ya bağlı Mormenekşe köyündeki Kıbrıs Türk arazisi alım satımı ile ilgili mülk için şehircilik izni verilmesi ve Kıbrıs Türk arazisinin Rum Telekomünikasyon İdaresi’nin (Cyta) ihtiyat sandığına satılmasını araştıracağını söyledi.
 

 


 

Bizim partnyorlarımız

XƏBƏR LENTİ

BÜTÜN XƏBƏRLƏR